YIKICI SOL FAALİYETLER

1.BÖLÜM

GİRİŞ

Terörizm, kamu otoritesini, toplum yapısını yıkmak ve belirli amaçları gerçekleştirmek amacıyla, kısa ve uzun süreyi alabilen siyasal şiddet eylemleridir.

Demokrasiye ve onun dayandığı insan sevgisi, hoşgörü ve uzlaşmaya inanmayan terörist, toplu cinayetlere varan eylemleriyle korku ve yılgınlık salmaktadır. Eylemin cinayetle noktalandığı yerde, teröristin siyasetinin üzerindeki etiketin sağ mı, sol mu olduğuna bakılmaz. O artık toplum dışı, insanlık dışı bir amacın hizmetkarıdır.

Terör örgütleri, silahlarının kuvvetiyle başarılı olmadıkları yerde, propagandalarının şiddetiyle başarılı olmayı ümit etmektedir. Teröristler bir çok insanın ölmesini değil, bir çok insanın seyretmesini istemektedirler. Daha şiddetli taktikler, dikkatleri daha çok çekmenin bir yolu olarak daha çok göze çarparlar.

YIKICI SOL TERÖRİZME GENEL BAKIŞ

Terörizm, tarihin her döneminde devletler ve toplumlar için bir tehdit kaynağı olmuştur. Ancak son yarım asırlık dönemde bu tehdit korkunç denebilecek boyutlara ulaşmıştır. Sıcak savaşlar, silahlanmada ulaşılan korkunç aşama nedeniyle kolay kolay göze alınamamaktadır. Buna rağmen milli hedef ve çıkarlarının tatmin edilmesi arzusu, belki de her zamankinden daha yoğun bir şekilde varlığını korumaktadır.

İşte bu çelişkili durum, ülkeleri sıcak savaş dışında yeni yöntem aramaya sevk etmiştir. Günümüzde bulunan ve son yarım asırdır bilimleştirilerek uygulanan yöntem ise, yıkıcı faaliyetlerdir.

“İçten Çökertme” politikası, etkili bir silah olmasının yanı sıra, yönlendirici güçlerin perde arkasında kalmasına imkan vermesi ve özellikle az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde kolaylıkla uygulanabilir nitelikte olması bakımından da tercih edilmektedir.

Her alanda önemli bir yere sahip olan Türkiye üzerinde, diğer ülkelere oranla fazla devletin veya devletler topluluğu ile bir kısım güçlerin çıkarlarının ve beklentilerinin bulunmasını da doğal karşılamak gerekecektir.

2. BÖLÜM

ÜLKEMİZDE YIKICI SOL TERÖRİZMİN TARİHİ GELİŞİMİ

Aşırı Sol Hareketlerin Başlangıcı ve Gelişimi

Ülkemizde yıkıcı sol terörist faaliyetlerin başlangıç tarihinin 1820 yıllarına kadar uzandığı bilinmektedir. 1820, 1845, 1872 ve 1908’de küçük çapta işçi haraketleri şeklinde gelişmiştir.

1910 yılında, İştirakçi Hilmi ve arkadaşları tarafından kurulan “Osmalı Sosyalist Fırkası” ve Avrupa’dan yurda dönen şahısların teşebbüsü ile kurulan “Türkiye Sosyalist Fırkası” nın yanında, Doktor Şefik Hüsnü’nün kurduğu “Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası(TİÇSF)” bu yüzyılın başında Türkiye’de sol örgütlenmenin ilkleri olmuşlardır.

TKPTürkiye’de yıkıcı terörist faaliyetler alanında ilk önemli örgüt, “Türkiye Komünist Partisi” (TKP)’dir. 10 Eylül 1920 tarihinde Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de kurulan TKP örgütünün Genel Başkanlığına Mustafa SUPHİ, Genel Sekreterliğine Ethem NEJAT seçilmiştir. TKP, ülkemizde daha sonraki yıllarda ortaya çıkan yıkıcı terörist örgütlerin temelini teşkil etmiştir.

Anadolu’daki aşırı sol hareket denetim altına alınmaya çalışıldığı sırada Aralık 1920 tarihinde Anadolu’da örgütlü bulunan gizli Türkiye Komünist Fırkası, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası (THİF) adı altında legal hale geldi. Ancak, 11-27 ve 28 Ocak tarihlerinde Türkiye Halk İştirakun Fırkası yöneticileri Salih HACIOĞLU, Ziynetullah NUŞİREVAN ve bir çok üye tutuklandı.

Bu sırada THİF’nin çalışmalarını geliştirmek için Ankara’ya doğru hareket eden Mustafa SUPHİ ve 14 arkadaşının ölmesinden sonra, THİF 1922 yılında kongresini gizli olarak yapmıştır.

1925 yılında Şefik HÜSNÜ’nün yönlendirmesiyle TKP Derleniş Kongresi toplandı. Kurtuluş Savaşı döneminde yasal bir nitelik taşıyan TKP, 1925 yılından itibaren Takrir-I Sükun kanunuyla yasadışı bir hale gelmiş ve daha sonra TCK’na eklenen 141. 142. maddeler ile aşırı sol faaliyetler yasaklanmıştır.

Sol Orgutler1946 yılında komünist faaliyetlerden dolayı Sovyet Rusya’ya kaçan Zeki BAŞTIMAR, TKP’nin faaliyetlerini yurtdışından organize etmeye başlamıştır. Türkiye’de TKP’nin örgütlenmesi ve geniş kitlelere hitap etmesi amacıyla Moskova’da BİZİM RADYO adı altında kurulan ve Türkçe yayın yapan radyo vasıtası ile yurtiçine dönük kitle çalışmaları yapılmıştır.

1951 yılında örgüt mensuplarının tutuklanmasından sonra uzun süre sessiz kalan TKP, 1956 yılında Moskova ve Sofya’da dağıttığı TKP/Yurtdışı Bürosu imzalı bildirilerle yeniden sesini duyurmaya başladı. Partinin yurtdışı bürosunda Kasım İbrahim BİLEN ve Arap PEHLİVANYAN bulunmaktaydı.

1956 yılından sonra TKP, Yurtdışı Bürosu’nu, Doğu Almanya’nın başkenti Berlin’e taşımış, 15 Mart 1958 tarihinde de Türkiye Muhalefet Radyo İstasyonu adıyla yayınlara başlamıştır.

1920-1960 yılları arasındaki devrede, dönemin tek organize gücü olan TKP, fazla gelişme alanı bulamamış, yıkıcı terörist faaliyetler daha ziyade sanat, fikir hareketi olarak kamufle edilmiş ve üniversite gençliği içerisinde dernekler aracılığı ile yan örgütleri oluşturma gayretleri şeklinde devam etmiştir.

1960-1970 Yılları Arası

1961 Anayasasının kabulünden sonra, yeni Anayasanın getirmiş olduğu geniş hürriyet anlayışının neticesi olarak, anılan tarihe kadar yıkıcı terörist örgütlerin gelişmesini önleyen TCK’nın 141 ve 142. maddelerinin çeşitli nedenlerle tartışma konusu yapılması, yetkili bir kısım Ceza Hukukçularını bu iki maddenin 1961 Anayasasına aykırı olduğu tezini savunmaları, yıkıcı terörist faaliyetlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olmuştur.

15 Haziran 1968 Amerikan 6. Filosunun tekrar İstanbul’a gelmesi sırasında “Devrimci Öğrenci Birliği(DÖB)” nin eylemlerde bulunması ve ve Ankara Amerikan Haberler Merkezi'ne yapılan silahlı saldırı, dönemin aşırı sol hareketlerine örnektir.

9-10 Ekim 1969 tarihinde yapılan bir kurultayda, Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu (DEV-GENÇ) kurulmuş, ve genel başkanlığına Atilla SARP seçilmiştir.

Dev Genç17-18 Ekim 1970 günleri Ankara’da Yusuf KÜPELİ’nin divan başkanlığı yaptığı DEV-GENÇ kurultayında Genel Başkanlığa Ertuğrul KÜRKÇÜ seçilmiştir. Bu kurultay ile Ertuğrul KÜRKÇÜ, Mahir ÇAYAN, Yusuf KÜPELİ, Münir Ramazan AKTOLGA Dev-Genç’e tamamen hakim olmuşlardır.

1971-1980 Yılları Arası

Bu dönemin yıkıcı sol faaliyetleri, Avrupa ülkelerinde başlayan öğrenci hareketlerinin etkisi ile 1968-1969 yıllarında büyük yerleşim merkezlerinde gelişen öğrenci haraketleri şeklinde meyvelerini vermeye başlamıştır.

1970’li yıllardan itibaren başlayan ve aynı ideolojiyi temel alan Marksizm ve Leninizm paralelinde çeşitli bölünmeler ve bunun sonucu olarak da bir takım örgütlenmeler ortaya çıkmıştır.

Bu örgütlenmeyi 5 ana guruba ayırabiliriz:

1-TKP Kökenli Örgütlenmeler

2-THKP/C Kökenli Örgütler

3-THKO Kökenli Örgütler

4- TKP/ML Kökenli Örgütler

5- TİİKP Kökenli Örgütler

1980 Sonrası

12 Eylül 1980 harekatı ile yenilgiye uğratılan ve dağılan örgütleri kendi çatısı ve önderliğinde toplamaAsiri Sol gayretine giren Türkiye Komünist Partisi (TKP), 1984 yılında Sofya’da, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Sosyalist İşçi Partisi (TSİP), Türkiye Komünist Emek Partisi (TKEP) gibi sol örgütlerle, Kürdistan Öncü İşçi Partisi (KÖİP) ve Türkiye Kürdistan Sosyalist Partisi (TKSP) gibi bölücü örgütlerle Türkiye ve Türkiye Kürdistan Sol Birliği (Sol Birlik) adıyla kurulan ittifak, 1988 Aralık ayına kadar sürdürülmüştür.

Türkiye’deki aşırı sol örgütlenmenin çekirdeği durumunda olan TKP ile TİP, Ağustos 1988 tarihinde birleşerek, “Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKP)” adını aldıklarını açıklamış, ancak legal olarak oluşturulan bu parti, 22 Temmuz 1991 tarihinde Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmıştır.

12 Eylül 1980’den sonra uzun bir suskunluk içerisine giren yıkıcı sol örgütler, özellikle legal alanda kurdukları, örgütlerin yan kuruluşu olarak faaliyet gösteren örgütlenmeler vasıtasıyla ve 1988 yılından sonra cezaevlerinden firar eden çekirdek kadrosuyla yeniden faaliyetlerine hız vermişlerdir.

DEV-SOL örgütü, 1990-92 döneminde Lübnan Bekaa’da bulunan eğitim kampında pratik ve teorik eğitimlerini tamamlayan militanların bir bölümünü şehirlerde, bir bölümünü ise kırsal alanda eylemlere sokmuştur.

Örgütün yediği darbelerin, örgütün lideri Dursun KARATAŞ’ın merkeziyetçi tavrından ve tek liderliğinden kaynaklandığından hareketle örgütte bir bölünme ortaya çıkmış, Dursun KARATAŞ ve Bedri YAĞAN grubu olarak ikiye ayrılmıştır.

Darbe hareketi belirli bir süre örgütten gizlenmiş ise de “ÖNDERLİK (DAYICILAR) ve DARBECİLER” olarak iki grup ortaya çıkmıştır.

DHKP-CÖrgüt içerisinde 13 Eylül 1992’de meydana gelen bu darbe hareketiyle ortaya çıkan bölünme, örgütte yeni partileşme ve yapılanmayı ortaya çıkarmıştır. 30 Mart 1994 tarihinde yurtdışında gerçekleştirilen 1.Kongresinde örgütün etkin olan kanadı DAYICILAR Grubu; ismini Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C) olarak değiştirmiştir.

1994 yılında DEV-SOL örgütünden arılarak oluşturulan Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi (DHKP/C) örgütü de gençlik örgütlenmesinde Dev-Genç ismini kullanmaktadır.

Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist-Hareketi ve Türkiye Komünist İşçi Hareketi (TKİH) örgütlerinin birleşimiyle 1994 yılında oluşturulan Marksist Leninist Komünist Partisi (MLKP) örgütü, değişik fonksiyonlardaki örgütlerin bir araya gelebileceğini göstermiştir. MLKP örgütünde 1995 Ağustos ayında başlayan hizipleşme sonucu 4 Eylül 1995 tarihinde Ağca KAYA liderliğinde bazı TKP/ML-Hareketi mensupları MLKP örgütünü tanımayarak Komünist Parti-İnşa Örgütü (KP-İÖ) adı altında bir yapılanmaya gitmişlerdir.

TİKKO örgütü 1987 yılında 3. Konferansın yerinin belirlenmesi hususunda çıkan anlaşmazlık sonucu TKP/ML-DABK ve TKP/ML-BABK (KONFERANSÇILAR) adı altında faaliyet göstermeye başlamıştır. Konferansçılar doğu bölgesindeki faaliyetlerini Kürdistan Bölge Komitesi (KBK) adı altında sürdürmektedir.

THKO kökenli örgütlerden ise EKİM, TİKB, TKEP, TKEP/L ve TDKP örgütleri faaliyetlerini günümüzde de sürdürmektedir.

Ayrıca silahlı mücadeleyi esas alan yıkıcı sol örgütler, münferit eylemlerin yanında, toplumsal olayları bahane ederek kitleleri isyana teşvik etmektedir. Kurtarılmış bölgeler ilan etme, legal alanları sonuna kadar kullanma, sendikalar vasıtasıyla işçilere yönelme, öğrencileri örgüt içerisine çekme, cezaevlerinde eylemler ile Türkiye gündemine yerleşmek isteyen yıkıcı sol örgütler, her dönemde ve her alanda kanunların boşluklarından faydalanarak faaliyetlerine devam etmek istemektedirler.

3. BÖLÜM

ÜLKEMİZDE YIKICI SOL TERÖRÜN İŞLEYİŞİ

Amaçları ve Stratejileri

    *Şehir ve kır gerillaları yetiştirmek,

    *Çekirdek öncü örgütler kurmak,

    *Psikolojik savaş (propaganda) başlatmak,

    *Kitleleri politize etmek,

    *Silahlı propaganda başlatmak (devrimci şiddet),

    *Öncü savaşı başlatmak,

    *Çekirdek öncü örgütler aracılığıyla proterya partisi teşekkül ettirmek,

    *Ekonomik, sosyal, siyasal buhran meydana getirmek,

    *Çıkarılan buhranlar sonucu yılarak sinen, bıkan işçi ve köylülerden oluşan düzenli ordular kurmak,

    *Bu ordu ile halk savaşı yapmak,

    *Baskı ve şiddete dayanamayan halkı proleterya partisine çekmek,

    *Proleterya partisi ile iktidarı ele geçirmek,

    *Komünist rejim tesis etmektir.

Yikici sol orgutler, komunizmi kurmak isterler.

Eleman Temini

Örgüte kazandırılmak istenen kişiler, önceleri dolaylı bir eğitim ve bilinçlendirme sürecinden geçirilmektedir. Bu eğitim; Marksist-Leninist yayınlar, örgütün dergi, broşür ve bildirileri okutulmak suretiyle, propaganda toplantılarına katılmak ve konulara kendi örgütsel yaklaşımlarıyla getirilen yorumların tartışılması şeklinde olmaktadır.

Bu ilk tanıma aşamasından sonra, özgeçmişi ve fotoğrafı alınarak örgüte katılanlar deneme sürecine tabi tutulmakta ve zamanı gelince örgütsel statüsü belirlenmektedir.

Legal Alanda;

    Genel olarak;

    *Kültür, dayanışma, öğrenci ve spor dernekleri, spor kulüpleri, sendikalar, kütüphaneler, seminer ortamları, folklor grupları, evden kaçanlarla kimsesiz, cahil, genç çalışanların barındığı yerler ve yasal parti üyeliklerine veya organlarına sızdırılan örgüt mensupların telkinleriyle;

    *Yüksek öğrenim öğrenci derneklerince düzenlenen vize ve harç karşıtı imza kampanyası; grev, direniş, işgal gibi toplumsal hareketlerde oluşan dayanışma ortamındaki  samimiyet ile,

    *İdeoloji yanlısı ve yasal basın-yayın organları vasıtasıyla bilinçlendirerek,

    *Cezaevlerinde örgütsel ideoloji işleyerek,

İllegal Alanda;

*Herhangi bir şekilde suça karışmış kimseyi kendi ideolojisine alet ederek kendi örgütünün suçuna iştirak ettirerek,

*İdeolojik yönde psikolojik propagandaya maruz bırakarak,

*Legal alanda yapılan faaliyetleri illegal alana kaydırarak,

*Kendi fikirlerine uygun kişileri örgüt içerisine çekerek,

*Vaatlerle kandırarak,

*Maddi yardımda bulunup, kendisine tabi olmaya mecbur bırakarak,

*Bayan örgüt mensuplarını kullanarak,

*Şiddet yolu ile eleman temin etmektedirler.

Mali Kaynak Temini

Yıkıcı sol terör örgütlerine; kamp çalışmaları, kitle örgütlerine yaptıkları yardımlar, cezaevi firarilerinin barındırılması ve hücre evlerinin giderleri, kırsal alandaki temel ihtiyaçlar ve mühimmat ihtiyaçları, basın-yayın faaliyetleri gibi konular büyük mali kaynak gerektirmektedir.

Bu giderlerin karşılandığı kaynaklar şu şekildedir:

    *Örgüt mensupları ile sempatizanlardan toplanan aidatlar,

    *Örgütsel yayınlarından elde edilen gelirler,

    *Kamulaştırma dedikleri gasp, soygun ve hırsızlıklar,

    *Yurtiçinde ve yurtdışında bağış adıyla toplanan paralar,

    *Örgütsel yayınevleri ve işyerlerinden elde edilen gelirler,

    *Örgütsel müzik gruplarının kaset satışları ile konser gelirleri,

    *Kültür-Sanat merkezlerinin faaliyetlerinden elde edilen gelirler,

    *Uyuşturucu madde kaçakçılığından elde edilen gelirler.

Eylem Yapma Biçimleri

Yıkıcı sol terör örgütleri ”devrimci şiddet” olarak tanımladıkları;

*Bildiri dağıtma,

*Pankart asma,

*Korsan gösteri-miting yapma,

*Sabotaj-kundaklama-yangın çıkarma,

*Baskın,

*Pusu kurarak “cezalandırma” adı altında cinayet işleme,

*Basın-yayın yoluyla propaganda,

*Silahlı propaganda,

*Toplantı ve gösteri yürüyüşlerini provoke etme,

*Resmi otoları, karakolları, askeri birlikleri silahla tarama,

*Bağış toplama adıyla haraç alma,

*Kamulaştırma adıyla gasp-soygun yapma,

*1 Mayıs gibi özel günlerde toplumsal kargaşa çıkarma,

*İnsan Hakları'nı savunma bahanesiyle idare ve yargıyı medya yoluyla baskı altında tutma

gibi eylemlerle devlet otoritesinde (yönetimde) zaafiyet ve böylece anarşi ortamı oluşturarak halk arasında panik, korku, sinme ve yılgınlık meydana getirmek istemektedirler.